Onur Balcı
|
14 Ekim 2024 Pazartesi
|
Mersin Ceride Haber
Tarsus Haberleri

Türkiye’nin Gözü Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde Tarsus Üniversitesi’ne Açılan Davaya İlişkin Kararda

Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde görülmekte olan ve ulusal basın kuruluşları ile akademi camiasının yakından takip ettiği, Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’ne açılan akademik kadro davasının duruşmasına sayılı günler kaldı.

Akademik liyakatsizliğin önüne geçmek maksadıyla ilk başta, akademik bir kadro atamasının iptaline yönelik Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’ne açılmış olan dava sürecinde ortaya çıkan ve mahkeme sürecinde ulusal basına ve kamuoyuna belgelerle birlikte yansıyan haberlerde, Tarsus Üniversitesi’nin birçok usulsüzlüğü de ortaya çıkmıştı.

Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’nün üniversite içerisindeki kadro alımları ve atamalarında, karı-koca, eş-dost ve birbirleri arasında yakın arkadaşlık ilişkisi olan yüzlerce kişinin üniversiteye nasıl dahil olduğu merak edilirken, Tarsus Üniversitesi içerisindeki bir akademisyenin kadro iptal davasıyla bu merak edilen uygulamaların da gün yüzüne çıkması davayı ve davanın seyrini daha ilginç hale getirdi.

Söz konusu Tarsus Üniversitesi’ne açılan davayla birlikte, kadroya başvuran adayları değerlendiren jüri üyelerinin eski Rektör Prof. Dr. Orhan Aydın tarafından kendi arkadaş çevresi veya kendi aralarında arkadaş olan kişilerden özel olarak seçilerek tarafsızlığın yok edildiğinin ortaya çıktığı dosyada yer alıyor.

Resmi Evraklarda Sahtecilik Bile Yapılmış

Davayla birlikte ortaya çıkan kişisel jüri raporlarının içeriğinin neredeyse aynı olmasından ve jürilerin imzalarından şüphelenen davacı akademisyen ve avukatlarının; Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı bünyesindeki Kriminal  Polis Laboratuarlarında geçmişte üst düzey görevlerde bulunarak binlerce sahtecilik dosyası aydınlatmış olan ve halihazırda özel olarak sahtecilik ve grafoloji uzmanlığı yapan 2 farklı uzmandan jüri raporları üzerinde bulunan imzaları incelettirdikleri öğrenildi.

Şüphe üzerine gerçekleştirilen 2 farklı uzman incelemesi sonucunda, jüri raporlarındaki imzaların kendi aralarında birbirlerine tam olarak intibak etmeleri, tetabuk olmaları, izdüşümlerinin aynı olmaları sebebiyle montaj ve benzeri bir sahtecilik yöntemiyle oluşturulmuş olduğunun delillendirilerek kanıtlandığı yer alıyor.

Bu durumun ise, Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’nün Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde yaptığı uygulamaların sonucunda Tarsus Üniversitesi’ne yerleşen ve tüm kadronun büyük bir bölümünü oluşturan karı-koca, eş-dost atanma işlemlerinin nasıl yapıldığı hakkında da önemli ipuçları veriyor. Hatta ulusal basında çıkan haberlerin birinin başlığında Tarsus Üniversitesi’nden “Ana Baba Bacı Kardaş Üniversitesi” olarak bahsedilmesi iddiaların ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu gösteriyor.

Şimdi ise gözler, Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin, 17 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştireceği duruşma sonrası vereceği kararında. Bu karar, yalnızca üniversiteler ve eğitimin geleceği için değil, aynı zamanda, başta kamu kurumlarındaki resmi evrakta sahteciliğin önlenmesi olmak üzere, Türkiye’de şeffaflık ve adalet arayan herkes için büyük bir önem taşıması açısından merakla bekleniyor.