Mersin'deki depremzedeler ve Hüsne teyze
Mersin son 10 günde 200 binin üzerinde depremzedeyi ağırladı. Bende depremzedelerin en yoğun olduğu Toroslar ilçesine gittim. Sizlere gördüklerimi anlatayım.
Neden Toroslar derseniz, şu cevabı veririm. Başkan Yılmaz, depremzedeleri başkanlık binasının olduğu yere kabul etti. Yani depremzeleri kendi göreceği, göz teması kurabileceği şekilde ağırladı. Bu davranış beni çok etkiledi, çok samimi buldum. İsteseydi farklı bir yerde de bu işi yapabilirdi. Suya sabuna dokunmadan. Ama belli ki sorumluluktan kaçmamış. Bir personel gibi herkesle ilgileniyor. Bende bu haber, en güzel Toroslar'da yapılır dedim. Açıkcası yanılmamışım.
Değerli okurlarım, Yunus Emre'deki telaşeyi görünce, 6 Şubat gününü tekrar yaşadım. Hafızam tekrar canlandı. Ancak fotoğraf ve görüntü alamadım. Yetkililer kesinlikle fotoğraf ve görüntü almanın yasak olduğunu söyledi. Gerekçe olarak insanların hassasiyetini önemsediklerini ifade ettiler. Bencede çok doğru bir davranış. Kısacası net bir şekilde basına kapalı çalışıyorlar. Başkan bey, bu işi Allah rızası için yaptığını, halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu ifade etti.
Devlet yok diyenler Toroslar'a bir uğrasın...
Belediye, tırlarla sürekli yardım getiriyor. Başkanlık binasının da bulunduğu Yunus Emre Kültür Merkezi, vatandaşların gıda, giyim, hijyen, sağlık ve hatta barınma ihtiyaçlarının tümü için seferber olmuş. Bütün birimlerden personel Yunus Emre'ye çekilmiş, depremzede ailelere yardım için koşturuyor. Kimi erzak dağıtıyor, kimi sağlık kontrolü, kimi evlere servis, kimi de devamlı kabul yapıyor. Ve kimseyi incitmiyorlar.
Depremzede Hüsne Teyze ile sohbet
Hüsne isminde bir teyze ile sohbet etme imkanım oldu. Hüsne teyze, depreme Adıyaman Gölbaşı'ndaki evinde yakalanmış. Yanılmıyorsam 4 katta. Neler oldu Hüsne teyze dedim. Şöyle anlattı.
" Gece bir anda sallanmaya başladık. Gelinim ve oğlum korku içinde bağırarak "La İlahe İllallah" diyordu. Bende "yolun sonuna geldik, Allah'ım sen bizi bağışla" şeklinde dua etmeye başladım. Bir yandan da torunlarıma sarılıyor ve ağlıyordum. Öyle bir sallanıyorduk ki kurtulacağımız aklıma bile gelmezdi. 7 katlı apartmanın ilk katı aşağı doğru çöktü. Ama bina yıkılmadı. Yani ikinci kat, zemin kat oldu. Gece, depremden sonra itfaiye geldi, bizleri apartman kapısı toprağa gömüldüğü için pencerelerden çıkardı."
Hüsne teyze ağlamaya başlayınca mola verdim. Kedisine bir çay ısmarladım. Konuyu değiştirdim. Ama sonra konu yine kendiliğinde aynı yere geldi.
Hüsne teyze devam etti. "Isınmak için büyük bir ateş yaktık, etrafına toplandık. Kadınlardan biri ayakta, kucağında çocuğu ile ısınırken, çocuğu bir anda elinden ateşe düşürdü. Allah'a şükür ateşin başı kalabalıktı ve hemen müdahale ettik. Çocuğu çektik aldık. Kiprikleri ve kaşları yanmıştı yavrucağın. Isınmaya ısınmıştık ama karnımızda açtı. Artık kar suyu ile karnımızı doyurmaya çalıştık."
Torunum depremi annesinin ve babasının yaptığını sanıyor...
"6 torunum var. Birinin psikolojisi bozuldu. Daha okul öncesi eğitimi alacak yaşta. O gece anne ve babası korkudan "La İlahe İllallah" diye bağırınca, torunum depremi anne babasının yaptığını sandı. Ve hala anne ve babasıyla konuşmuyor."
Açıkcası ben film izler gibi dinledim Hüsne teyzeyi. Etkilenmemek, üzülmemek insanın elinde değil. Hüsne teyze şimdi 11 kişilik bir aile ile Mersin'e gelmiş. İki oğul, İki gelin ve 6 torun. İlk gün bir ev tutmuşlar, aylık 5 bin tl şeklinde anlaşmışlar. Ev sahibi iki gün sonra geri gelmiş, kira 15 bin demiş. Şimdi Hüsne teyze Toroslar Belediyesine sığınmış. Başkan Yılmaz'a dua ediyor. Ayrıca Hüsne teyzenin psikolojisi bozulan torununu Toroslar Belediyesi sahipsiz bırakmamış, yakın psikolojik destek veriyor.