NISANLANMA VE NISANLILIGIN SONA ERMESI
Nişanlanma, evlilik vaadi ile olur ve yasal temsilcinin rızası olmadıkça küçük ve kısıtlıyı bağlamaz. (TMK 118) Amir hükmü kısaca açıklamak gerekir ise karşı cinsten birine “ senden çocuğum olsun istiyorum” demeniz toplumun ekseriyetinde “BU BENİMLE EVLENMEK İSTİYOR” olarak algılanacağı için teknik olarak başınız bağlı sayılır:) İkinci fıkra ise bize 18 yaşından küçük iseniz ya da kısıtlı iseniz bu tarz bir vaadin yasal temsilcinizin onayı yoksa geçerli olmadığını söylemektedir. Yani lisede okuyan gençlerimizin evleneceklermişçesine yüzük takmaları hiçbir anlam ifade etmemektedir.
TMK 119 ise bize açıkça nişanlılığın, kimseyi evlenmeye zorlayamayacağınızı bildirir. Evlenmeden kaçınma hali için öngörülen cayma tazminatı ya da ceza şartı dava edilemez fakat ödemeler de geri istenemez bunun sebebi evlenme serbestisi ilkesine aykırı olmasıdır. Yani kimseye “ya benimsin ya toprağın” diyemezsiniz. Nişanlılık evresi zaten gençlerin birbirlerini daha iyi tanımaları ve birbirlerine ileride kurulmasını umdukları yuvanın bir nişanesi olarak çevreye “Birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. Başımız bağlı, bizden uzak durun” demesinin bir başka yoludur.
“Kimler nişanlanabilir ve yükümlülükleri nelerdir?” sorusunun cevabını kanun koyucu düzenlenememiştir fakat evliliğe ilişkin kuralları uygulamaktayız. Buna evleviyet kuralı demekteyiz. Evlenmesi yasak olan bireyler( aynı cins, hısımlık yasağı vb.) nişanlanamazlar ve evli bireylerin sadakat yükümlülüğü gibi yükümlülükler nişanlı çiftler arasında da geçerli kabul edilir.
Nişanlılık, Evlenme ile ya da evlilik dışındaki bir nedenle sona erebilir. Evlilik ile sona erdiği zaman çiftlerin statüleri değişir. Bu durumda nişanlılık evresi re ’sen sonra erer ve “nişanlı” yerine “evli” deriz. Peki evlilik dışında herhangi bir neden ile nasıl sona erebilir?
Ölüm: Intuitu personae yani karşı taraftaki kişini göz önüne alınarak yapılan, şahısların önemli olduğu sözleşmelerde karşımıza çıkan bir türdür. Taraf sıfatı, nişanlı olan çiftlerin hiçbir tanıdığına halefiyet yolu ile geçmez ve dahi ölüme bağlı tasarrufla da (vasiyet vs.) ile aktarılamaz.
Gaiplik: Gaip olan şahıs ile ilgili nasıl ki gıyapta evlenme mümkün olmayacaksa (yokluk) nişanlanma da evleviyet kuralı gereğince olmayacaktır
Evlenmenin Sonradan İmkansızlaşması: Evlenme ehliyetinin kaybedilmesi, çiftlerden birinin cinsiyetini değiştirmesi, nişanlı olanlardan birinin başka biri ile evlenmesi gibi durumlarda nişanlılık son bulur.
Tarafların anlaşması: Buna terminolojide ikale sözleşmesi de demekteyiz.
Bozucu Yenilik Doğuran Hak Olarak Nişanın Taraflardan Biri Tarafça Bozulması: Geri alma ve Dönme (Rücu) şeklinde olur.
Nişanlılığı da bitirdiğimize göre tarafların talep edebilecekleri hususlara geçebiliriz.
aa. Hediyelerin geri verilmesi: Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. (TMK 122) Hükümden anlaşıldığı üzere evlenme ile sona erme halinde hediyeler geri istemezken diğer hallerde istenebilmektedir ve ölüm hali de buna dahildir. Ahlaki ödevlerden kaynaklanan durumlar da hediye kapsamında değildir. (Ahlaki ödevden kaynaklanan harcamalar eksik borç statüsündedir. Peki tarafların birbirine değil de birbirlerinin yakınına verdikleri hediyeler bakımından durum nasıldır? Açıkça anlıyoruz ki hediye kapsamına sadece nişanlılar arasında olanlar girmektedir. Ailelere verilen hediyeler, genel hükümlere göre talep edilmelidir. ( TBK 77/2) Nişan hediyelerinin geri istenebilmesinin koşulu “mutad dışı hediye” olmalarından geçer. Aynı alışılmış olanların dışında olmalıdır hediyeler. Nişanda takılan alyans, bir tane bilezik gibi mutad hediyeler geri verme konusunu oluşturmazken, aile yadigarı bir elmas yüzük gibi mutad dışı hediyeler geri vermeye konu olabilecektir. Hediyelerin geri verilmemesi, sebepsiz iktisap hükümlerine göre talep edilebilecektir. Unutulmamalıdır ki Hediyelerin aidesi talebi, nişanlılığın sona erme tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
bb. Maddi Tazminat: TMK md. 120 “Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.” Hükmünü düzenlemektedir. Bu hükümden anlıyoruz ki Nişanın evlilik hali haricinde sonra ermesi ( Ölüm ve Gaiplik de dahil) hâkli sebep olmaksızın nişanı bozan taraf ya da bizzat bozmasa dahi bozulmasına hal ve hareketleri ile sebebiyet veren taraf tazminat ödemek ile yükümlü olur. Ana baba ya da onlar gibi davrananlar ( Teyze, amca, dede gibi) da maddi tazminat isteme hakkına sahiptirler.
cc. Manevi Tazminat: TMK md. 121’e göre Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Dikkat edilmelidir ki manevi tazminat ana baba ya da onlar gibi davranan yakınların isteyebileceği bir tazminat türü değil bizzat nişanıların birbirinden talep edebileceği bir tazminat türüdür.
Sabrınız için teşekkür ederim. Elimden geldiğince çok bilgi vermeye ve kısa tutmaya çalıştım. Dilerim ki bu serimiz herkes için faydalı olur ve herkesin sevgisi tatsızlık olmadan uzun seneler devam eder. Sağlıkla, mutlulukla, huzurla, güvenle, bereketle ve en önemlisi sevgi ile kalın.